23 Aralık 2012 Pazar

casus belli



Casus belli[i]
Fi tarihinde, şu veya bu zamanda, dünde veya yarında bir savaşçıyım, ama şimdi değil. Bir amaç uğruna yaşamak nedir bilir misiniz? Bir görev, bir mesele, bir oyununuz olur. Suje işe böyle bakar. Suje oyununa, meselesine içkindir, bu yüzden seyirci gibi değildir. Suje mi seyirci mi hakikati olduğu gibi algılar onu bilemiyorum. Bu oyunun sujesi olarak ben, bir ademoğlu olarak matematik mantıktan uzakta bir yerlerdeyim şimdi..
Yine de bilmiyorum bu hakikate akıl erer mi, akıl ne zamana kadar ve hangi koşullarda yanımdadır? Biliyorum ki aklımda olan her zaman gönlümdedir, fakat gönlümde olan her zaman aklımda olmuyor.
Ya seyirci?
Seyirci bir balçık havuzunda dibe batmamak için çırpınan birini görüyor olabilir. Seyirci ışıklı yollarda aheste aheste yürüdüğümü de görebilir. Hayır, benim gerçeğimde ben kıyasıya bir savaş içindeyim ve bu savaştan başka  dünyada ilgimi çeken hiçbirşey yok. Benim gerçeğimde balçık havuzu da ışıklı yol da yok.
Seyircinin görüşü hakikati değiştirir mi?
Hakikatinizde başkalarına ne kadar yaslandığınız bunu belirler. Amazon ormanlarının metrelerce uzunluğundaki ulu ağaçları gibi yücelttiğiniz dışsalllıklar, o ve onlar olmadan yaşayamayacağınız şeyler… Bu ağaç gün gelip siz olmadan da yaşayabilir hale gelirse? Ya siz, “siz olmadan” yaşamaya başlarsanız? Özgürlüğünüzü kendi ellerinizle teslim ettiğiniz bu dışsallıklar, gün geliyor içinizdeki savaşçıyı öldürüyor. Unutuyorsunuz ne uğruna savaştığınızı, unutuyorsunuz bir hakikatin içinde olduğunuzu, gündelik hallere kendinizi kaptırmış giderken…


[i] Latince. Savaş sebebi anlamına gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder